Avrupa ülkeleri, Türklere karşı vizeyi zorlaştırdıkça zorlaştırıyorlar. Vize başvurularına her geçen gün daha fazla engel çıkartıyorlar. Tabii ki bu durumdan en fazla, 200’den aşkın ülkeye ihracat yapan Türk sanayicileri zarar görüyor.
Zaten maliyetlerden mevzuatlara kadar pek çok güçlükle mücadele eden sanayiciler, son birkaç yıldır vize derdiyle de boğuşmaya başladılar.
Ürettikleri malları ihraç ettikleri ülkelerde göremez, oralara gidemez oldular.
★★★
Vize işi sadece sanayiciyi değil, her kesimi çileden çıkarır hal aldı.
Schengen vizesi başvuru sistemleri yüksek oranda kapalı, ara ara açıldığında ise randevu yakalamak neredeyse imkansız.
Diyelim ki randevu alabildin, eziyet bu kadarla bitmiyor.
Randevu sahibi, kendisine verilen tarihten sonra vizesini çoğunlukla bir ay üzerinde uzayan bir takvimde elde edebiliyor.
★★★
Hadi, bu kadar uzun bekledik, bari bir işe yarasın diye düşünürken, başvuru sahibine bir darbe de tam burada iniyor.
Onca zahmete katlanarak yolu gözlenen canım vizeler, bir bakıyorsunuz çok kısa süreli verilmiş.
Ya da daha kötüsü olmuş, vizeye uygun görülmemişsiniz ve ret cevabı yemişsiniz.
Şimdi de duyduk ki, yoğunluk nedeniyle Almanya, İspanya ve İtalya’nın bu ayın sonuna kadar vize başvurularına kapıları kapatmış.
Anlayacağınız, süreç her geçen gün daha da kötüye gidiyor, şartlar daha da ağırlaşıyor.
★★★
Peki…
Bu durum böyle devam eder mi?
Bence eder, ama etmemeli.
Etmemesi için de başta Ege Bölgesi Sanayi Odası olmak üzere, diğer tüm iş dünyası temsilcileri çözüm arıyorlar, yetkili makamlarla görüşüyorlar.
★★★
Mesela, EBSO Başkanı Ender Yorgancılar, geçtiğimiz günlerde hükümete yaptığı çağrılarına bir yenisini ekleyerek, vize konusunun öncelenerek, bu kördüğüme hızla bir çare bulunmasını istedi.
Yorgancılar, vize konusunun bir an evvel kolaylaştırılmasını ve ticaretin önündeki engelin derhal kaldırılmasını talep ediyor.
★★★
Tabii ki çağrılar yapılsın, ses yükseltilsin, hatta isyan edilsin, hepsi doğal.
Ancak, belli politikalar ve görüşler nedeniyle Türkiye’yi her alanda dışlayan Avrupalıların ve benzer ülkelerin, en azından kısa dönem içinde bu yoldan döneceklerini ve yumuşayacaklarını hiç sanmıyorum.
Tam aksine, daha sert önlemlere ve şartlara hazırlandıklarını biliyorum.
