Melek Celâl’in artık bir yüzü var!

21 Ocak 2024

Halide Edib, Şükûfe Nihal, Şair Nigâr, Leylâ Saz, Fatma Aliye, Nezihe Muhiddin, Mihri Müşfik, Celile Hikmet, Suat Derviş… Bu olağanüstü kadınları hepimiz biliriz. Tanzimat sonrası dönemin reformları sayesinde sosyal hayatta, edebiyat ve sanatta yerlerini almış, zamanla tarihe mal olmuş öncü kadınlardır onlar. Aynı kuşağa mensup Melek Celâl adını ise çoğumuz bilmiyorduk. Ne zaman ki 26 Aralık 2023’te Sakıp Sabancı Müzesi, “Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını” isimli sergiyi açtı, işte o zaman bütün yönleriyle tanıma imkânı bulduk Melek Celâl’i. SSM müdürü Nazan Ölçer’in, sanat tarihine bir nevi yeni yıl hediyesiydi bu sergi. Güçlü, dirayetli bir kadın, tarihin derinliklerinde kaybolmuş bir başka güçlü, dirayetli kadına elini uzattı ve onu gün ışığına çıkardı. Ressam, heykeltıraş, sanat tarihçi ve yazar Melek Celâl’i…  

Oğluyla ilişkisi 

Melek, köklü bir ailenin kızı. Konak eğitiminden geçiyor. Eve gelen öğretmenlerden

Yazının Devamı

Ayla Algan’ın anısına…

7 Ocak 2024

Perşembe akşamüstü buradaki işlerini yarım bırakıp yola revan oldu Ayla Algan. Yeni yılın ilk günlerinde, 86 yaşında, koltuğunda senaryo okurken… Kalktı gitti. Gittiği yerde ihtimal Beklan Algan açmıştır kapıyı neşeyle, özlemle. Yanında da Muhsin Ertuğrul vardır, kim bilebilir ki? Bu birden geliveren ‘erken’ ölüm, her ölüm gibi. Daha toprağa verilmeden yazarak kaldırmak cenazeyi. Saygıyla anarak. Kelimelerle uğurlamak. Benim yas tutma şeklim de bu.  

Aklıma ilk gelen “Ah Güzel İstanbul” oldu. Senaryosunu Ayşe Şasa ve Safa Önal’ın yazdığı, yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı, 1962 yapımı Türk sineması klasiği. Dijital ortamda buldum filmi. Siyah beyaz akmaya başladı Ayla Algan’ın şiir gibi oynadığı sahneler. Karikatürize edilmiş tipine rağmen, karakterinin hakkını fazlasıyla veriyor Ayla Algan. Erken dönem iyi oyunculuk dersi bir tür. Gözleri, mimikleri, hüznü, neşesi, beden diliyle Ayşe’yi unutulmaz kılıyor. Yanına Sadri Alışık’ın oyunculuğunu da eklersek, birlikte yaptıkları esaslı bir tango aslında.  

Film Sadri

Yazının Devamı

Yeni yıl ve iyilik hâli

31 Aralık 2023

Bugün 31 Aralık. Yılın son günü. Her sene olduğu gibi ‘Nasıl da çabuk geçti’ dediğimiz, ‘Giden ömürdendir’ diyerek biraz hüzünlendiğimiz. Ama kaçınılmaz olarak da yeni bir yıla girmenin tatlı telaşına düştüğümüz. Akşamı beklediğimiz. Sıcacık aile sofralarında yerini alacak kuruyemişler, bir yılbaşı klasiği olarak tombala çıkacak ortaya. Kızarmış bir tavuk ya da hindi. Bir bölümümüz de dışarıda kutlayacağız yeni yılı. Benim gibi hazır aile sofrasına oturacaklar için, uzun bir tatil günü. Ve ben yine aynı şeyi yapacağım. Yılbaşı, Noel filmleri seyredeceğim. Kasım ayından beri yaptığım gibi. Kasım gibi dijital kanallarda bir Noel filmi furyası başlıyor. Neredeyse hepsini seyrediyorum. Bu konuda oldukça iddialıyım. Niye? Çok iyi filmler mi bunlar? Hayır, değil! Hatta birbirinin aynı vasat senaryolar, hiç tanınmamış oyuncular ve sıradan oyunculuklar… İyi de neden bu filmleri, âdeta filmden filme koşan bir festival izleyicisi gibi takip ediyorum?

Mutlu son

İlk nedeni yeni yıl temalı görsel zenginlikleri.

Yazının Devamı

Atatürk’ü ‘müzik’le anlamak

17 Aralık 2023

Mustafa Kemal Atatürk, 11 Ekim 1925’te tarihe geçen konuşmasında şöyle der: “Bütün cihan işitsin ki efendiler, artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı çok mukaddes bir topraktır.” Bu hafta çarşamba günü, Milliyet gazetesi ve Milliyet Sanat dergisi olarak o çok mukaddes topraklardaydık. Aylardır yürüttüğümüz çalışmaların sonucunda Cumhuriyetimizin 100. yılını İzmirlilerle birlikte, muhteşem bir konser eşliğinde kutladık. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bize tahsis ettiği, Türkiye’nin en iyi konser salonlarından olan Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin sahnesinde, Mey Diageo sponsorluğunda “Atatürk’ü Anlamak” isimli konferans konserde, Atatürk’ü İzmirlilerle birlikte, müzik sevgisi ve müzik reformu üzerinden andık.  

Sanat yönetmenliğini Milliyet Sanat dergisine 20 yıldan uzun bir süredir müzik yazıları yazan Kemal Küçük’ün üstlendiği “Atatürk’ü Anlamak” adlı konserde, Cihat

Yazının Devamı

Gücünüzü bilin!

10 Aralık 2023

İki çocuğum, bir de kızım var. Erkek adamın erkek çocuğu olur. Hiç erkek doğurmadın, bütün mirasınızı damatlar yiyecek. Ataerkil toplumlarda yaygın ifadeler bunlar. Kız çocuğun çocuktan sayılmaması, erkeklik hatta kadınlık nişanesinin erkek çocuk sahibi olmayı gerektirmesi. Üstelik bunlar kadının meseleleri kabul edilir. Yanlış (!) spermin sorumlusu o olmadığı hâlde, fatura kadına kesilir. O, kocasına bir erkek evlat verememiştir.

Kadın, kadın olmakla ilgili maruz kaldığı onlarca haksızlık yetmezmiş gibi dünyaya getirdiği çocuğun cinsiyeti üzerinden bir de psikolojik şiddete uğrar. Eksikli görülür. Defolu. Artık devir değişti, gerçeği herkes biliyor diyebilecek durumda değiliz. Hâlâ birçok kadın ‘erkek çocuk sahibi olma’ stresi yaşıyor evliliğinde. Bizde ve dünyanın farklı coğrafyalarında.

Amjad Al Rasheed’in ilk uzun metrajlı filmi “Inshallah a Boy / İnşallah Erkek Olur” konuya miras meselesini odağına alarak, kadın olmakla ilgili yan hikâyeleri de kullanıp son derece vurucu bir yorum getiriyor. Bu yıl Cannes Film

Yazının Devamı

Gerçek sizi güçlü kılar

3 Aralık 2023

Hepimizin kendimize ait bir hikâyesi vardır. Hayatımız boyunca yaşadığımız olaylar, başarılar, cv’miz, anılarımız, hayallerimiz, prensiplerimiz, sevdiklerimiz, sevmediklerimiz. Uzar gider liste. Hiç durmadan, soluk almadan anlatırız. Severiz kendimizi anlatmayı, karşımızdakinin anlatılarının içine kendi hikâyemizi tıkıştırmayı. Peki anlattıklarımız ‘gerçek’ hikâyemiz midir? Hiç içimize dönüp bakmadan tamamen dış dünyanın getirdikleriyle oluşturduğumuz bu hikâyeler? “Hayır” diyor Psikolog Mine Özgüzel, geçen hafta Doğan Kitap’tan çıkan “Yaşam Hikâye mi?” adlı yeni kitabında. Özgüzel’e göre “Dış hikâyeler anlattıklarımız, iç hikâyeler anlatamadıklarımızdır.” Peki neden önemli bu iç hikâyelerimiz? Çünkü “Yaşamımızdaki anlamı oluşturabilmemiz ve kendimize ait algılara gidebilmemiz için hikâyelerimizin tanımına ihtiyacımız var”. Hayatımızın bir anlamı olması, kendimizin yaratıcısı olmakla mümkün. Yine

Yazının Devamı

Gamze Cizreli’nin hayatta pişirdikleri

19 Kasım 2023

Gör, nasıl yeniden yaratılırım, 

Namuslu, genç ellerinle. 

Kızlarım, 

Oğullarım var gelecekte, 

Her biri vazgeçilmez cihan parçası. 

Kaç bin yıllık hasretimin koncası, 

Gözlerinden, 

Gözlerinden öperim, 

Yazının Devamı

Aksel’le Seyfi’nin, gülmekle ağlamanın kardeşliği

12 Kasım 2023

Hayattaki en büyük zenginliği kardeşleri olan biri olarak bu noktaya gelmem öyle çok da şıpın işi olmadı. Bir sürü kardeş kıskançlığından geçtik. Büyük kavgalar ettik. Beş benzemez kız kardeş durumumuz nedeniyle çatışmalarımız hep vardı. Birbirimizden kıyafetlerimizi sakladık kilitli dolaplarda. Akıllı ve çalışkan olarak sınıflandırıldığımızdan, akıllı sınıfı çalışkan sınıfını hor gördü. Annemizin ya da babamızın üstümüze titreme seviyelerini çarpıştırdık. Kimimiz anneci kimimiz babacı olarak saflara ayrıldık. Ablalığın ezici gücünü (!) acımasızca, kardeş olmanın sefilliğini (!) gözyaşlarıyla yaşadık. Sonra bir gün geldi, garip bir şekilde aramızdaki yaş farkları kapandı. Birbirimizi daha iyi anlar olduk. ‘En yakın arkadaşlar’ listemizin ilk dört sırasına biz geçtik. Ez cümle kardeşlik, son derece dönüştürücü bir büyüme hikâyesi. Tarifsiz güzellikte bir hediye.

Başar Başarır’ın Can Yayınları’ndan çıkan yeni romanı “Dünyanın Bütün

Yazının Devamı